7 Mart 2021 Pazar

Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerde Zülkarneyn Seddi

Ayet-i Kerimelerde Zülkarneyn Seddi

Ayet-i Kerime’lerden, her ne kadar Zülkarneyn Seddi’nin, ne zaman ve nerede inşa edildiği net olarak anlaşılamıyorsa da, bu setin inşa edilme nedeni, inşa edildiği yerin özellikleri, inşasında kullanılan malzemeler, yapım tekniği ve setin kıyamete yakın bir dönemde yıkılacağı ve daha sonra da kıyametin kopacağı gayet açık bir şekilde anlaşılmaktadır.

“Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık…“ (18/Kehf/84)

Zülkarneyn, yeryüzünde kudret sahibi kılınmış ve o da kendisine verilen imkanlarla nihayet ”İki dağ arasına ulaşınca,……” (18/Kehf/93) orada, Ye’cüc ve Me’cüc’ü kuşatarak hapseden ve bu vesileyle onların yeryüzünde yaptıkları bozgunculuk, tahribat ve yıkımı engelleyen veya durduran ve dolayısıyla yeryüzünü huzurlu, güvenli ve yaşanabilir bir hale getiren muazzam bir set inşa etmiştir.

Tefsir kitaplarında setin inşa edildiği bu iki dağın, yapma iki engel, iki deniz, iki kıta, yapılan mimari eserin ise görülen ve görülmeyen bir set veya bariyer olabileceği de belirtilmektedir. 4,24 Dolayısıyla Zülkarneyn Seddi iki dağ arasında inşa edilmiş olsa dahi, yapılan eserin ne kadar muhteşem, muazzam ve azametli bir yapıya sahip olduğu açıktır.

“Bana demir kütleleri getirin. İki ucu denkleştirdiği vakit: "Körükleyin!" dedi. Demiri bir ateş haline getirince: "Getirin bana üzerine erimiş……… dökeyim!" dedi.” (18/Kehf/96)

Zülkarneyn Seddi, bu iki dağ veya benzeri alanın arasındaki boşluk tamamen demirle doldurulup kor haline getirildikten sonra üzerine erimiş bir madde dökülerek inşa edilmiştir. Tefsir ve meallerde setin ana yapısının demirden olduğu açıkça izah edilmiş olmasına rağmen, 1-10,12-15,18-21,26-30,33-52 bu yapı üzerine eritilerek dökülen madde konusunda tam bir fikir birliği yoktur. Bazı kaynaklarda bu maddenin bakır 2,5,6,12,18,19,26-30,34-49 bazılarında ise demir, 3 kurşun, 3,34 tunç, 13 pirinç 50,51 veya katran 1,7,43,52 olabileceği de belirtilmektedir.

Peki, kıtalar veya denizler bir yana, iki dağ arasında dahi olsa bu kadar büyük bir set nasıl inşa edilebilir?

Bu kadar geniş bir alan hem de demir kütleleriyle nasıl doldurulabilir?

Bu kadar demir nereden ve nasıl temin edilebilir ve bu kadar büyük bir iskelet nasıl körüklenebilir?

Bu devasa yapının sıvası için kullanılan madde nerede ve nasıl eritilebilir ve böyle bir yapının üzerine nasıl dökülebilir?

Peki, set inşa edilirken demir neden tamamen eritilmemişte kor oluncaya kadar ısıtılmıştır?

Daha da önemlisi, inşa edilirken kor haline getirilen demir hala kor, eritilerek üzerine dökülen madde hala eriyik halde midir?

Ayet-i Kerimelerde ki bu teferruatlar niçin verilmiştir?

Bu ne muhteşem bir asır, bu ne muhteşem bir teknoloji, bu ne muhteşem bir mimari ve bu ne muhteşem bir kudret!

Zülkarneyn Seddi’nin inşa edilmesinde ki asıl amaç, yeryüzü ve üzerinde yaşayan canlıları Ye’cüc ve Me’cüc’ün fitnesinden, bozgunculuğundan ve tahribatından korumaktır.

”Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Ye’cüc ve Me’cüc yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?” Zülkarneyn, “Rabbimin bana verdiği daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım” dedi.” (18/Kehf/94,95)

Evet, o öyle bir eser ki, varlığıyla hem bozgunculuk yapan Ye’cüc ve Me’cüc’ü aciz bırakacak, hem bu vesile ile yeryüzünü ve üzerinde yaşayan mahlûkatı koruması altına alacak ve hem de tesiri kıyamete kadar devam edecek ve yıkılması ise kıyametin başlangıcı olacak.

Bu set o kadar muhteşem, o kadar muazzam ve o kadar sağlam ve azametli yapılmıştır ki ”Yec’üc ve Me’cüc, Artık ne onu aşabildiler, ne de delebildiler.” (18/Kehf/97)

Günümüz teknolojisiyle dahi, değil böyle bir eserin yapımı, hayal edilmesi bile imkânsızdır. Onun için Allah (cc) Zülkarneyn’i yeryüzünde kudret ve kuvvet sahibi kıldı, onun için ona her şeyin üstesinden gelebilmesi ve her istediğini yapabilmesi için bir sebep, bir vasıta veya yol verdi.

”Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.” (18/Kehf/84)

Hâlbuki Çin Seddi gibi nice setler var ki hepsi tek tek aşılmıştır, nice yüce dağlar var ki delinerek yollar, tüneller yapılmıştır. Dolayısıyla bu set bilinen bütün bariyer ve eserlerden çok farklı bir yapıya sahiptir ve bu setin sırrı, inşasında, inşasında kullanılan harçta, yapıldığı yerde, yaptıranın kudretinde gizlidir. İşte bu yüzden setin inşası bittiği zaman dedi ki 4 ”Bu, Rabbimden bir rahmettir.” (18/Kehf/98)

Zülkarneyn Seddi, çok muazzam ve hassas bir mimariyle inşa edilmiştir. Bu nedenle bilmediğimiz veya bilemeyeceğimiz kadar uzun bir süre ayakta kalan bu set, yine aynı sebepten dolayı kıyamete kadar ayakta kalmaya devam edecektir. Fakat ”…..Rabbimin va'dettiği an gelince, onu dümdüz edecektir. Rabbimin va'di de haktır….” (18/Kehf/98) Set yıkıldıktan sonra, yeryüzünde düzen bozulacak ve nihayet kıyamet kopacaktır. ”Ve o gün Biz onları, birbirlerinin içinde dalgalanır bir durumda bırakıvermişizdir. Sura da üfürülmüştür, artık hepsini toplamış da toplamışızdır.” (18/Kehf/99)

Kısaca bu set korunma için bir muhafaza, azgınlıklar için bir engel, kıyamet için bir başlangıç ve bir anahtardır. ”Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc (sedleri) açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman; Ve gerçek vaat (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri dona kalır! "Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz.” (21/Enbiya/96,97)

”Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek) tim.” (20/Taha/15)

”Onlar, kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Muhakkak onun alametleri gelmiştir (ama öğüt almıyorlar). Kıyamet kendilerine gelip çatınca öğüt almaları kendilerine ne fayda verecek?” (47/Muhammed/18)

Kıyametin alametleri açıkça bildirilmiştir ve bu alametler her aklıselim tarafından görülebilir veya idrak edilebilir. Zaten alametlerin bir bir ortaya çıkması da, o dehşetli günün gelişinin ve geleceğinin de açık delilleri değil midir? Karanlık, yoğun bulutların yığılmasından sonra yağmurun yağmayacağını kim söyleyebilir, böyle bir havada denize kim yelken açar, kıyametten sonra, bu gerçeklerin bilinmesi, idrak edilmesi veya düşünülmesi ne ifade eder veya insana ne faydası olur?

Bu nedenle, o gün gelmeden, alametlerini görmeli ve öğüt almalı, o gün gelmeden düşünülmeli ve idrak edilmeli, o gün gelmeden Kur’an-ı Kerim hakkıyla okunmalı ve okutulmalı, öğrenilmeli ve öğretilmeli, anlamalı ve anlatılmalıdır.

“Sizin en hayırlınız Kur’an-ı öğrenen ve öğreteninizdir.” 11

Evet, bir set var ve bu setin kuruluş amacı, bir gün yıkılacağı ve yıkılmasıyla kıyametin o dehşetli alametlerinin tek tek ortaya çıkacağı ve daha sonra da kıyametin kopacağı Ayet-i Kerime’lerden açıkça anlaşılmaktadır. Fakat bu kadar muazzam ve devasa boyutlarda olan bu set nerededir, böyle bir yapı nasıl bulunamaz, nasıl görülemez ve nasıl fark edilemez?

“İnsan çok aceleci yaratılmıştır. Size yakında ayetlerimi göstereceğim. Şimdi siz acele etmeyin.” (21/Enbiya/37)

“Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır. Artık ileride anlarsınız.” (6/Enam/67)

“Bu Kur'an âlemler için ancak bir zikir ve öğüttür. Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz.” (38/Sad/87,88)

“İleride Biz onlara hem ufuklarda, hem kendi nefislerinde delillerimizi öyle göstereceğiz ki, sonunda onun gerçek olduğu kendilerine açıkça belli olacak. Rabbinin her şeye şahit olması kâfi değil mi?” (41/Fusssilet/53)

 

Zülkarneyn Seddi’yle ilgili Ayet-i Kerime’lerin değerlendirilmesi sonucunda;

-Zülkarneyn Seddi’nin dünyada inşa edildiği,

-Zülkarneyn Seddi’nin çok hassas bir mimariye sahip olduğu,

-Setin bozgunculara karşı zırh, korunanlar için bir kalkan olduğu,

-Setin çok güçlü ve mukavemetli bir yapıya sahip olduğu ve bu yapım özelliğinden dolayı kıyamete kadar yıkılmayacağı

-Setin, bu sağlam, dayanıklı ve mukavemetli yapısının bizzat setin mimari özelliği, yapım tekniği ve harcından kaynaklandığı,

-Setin, yıkılmasından sonra dünya düzeninin alt üst olacağı, daha sonra kıyametin kopacağı ve dolayısıyla Zülkarneyn Seddi ile kıyamet ve kıyamet alametleri arasında önemli bir bağlantı olabileceği,

-Setin ana yapısının, duvarının veya çekirdeğinin demirden, sıvasının ise bakır, demir, tunç, pirinç, kurşun veya katran gibi bir maddeden olabileceği,

-Setin inşa edildiği ilk gün ki gibi hala muhafaza ediliyor olabileceği ve

-Setin, hayal edilemeyecek kadar devasa boyutlarda olabileceği söylenilebilir.

 

Hadis-i Şeriflerde Zülkarneyn Seddi

Ahir zamanda vukua gelecek hâdisata[a] dair hâdislerin bir kısmı müteşabihat-ı Kur'aniye gibi[b] derin manaları var. Muhkemat[c]  gibi tefsir edilmez ve herkes bilemez. Belki tefsir yerinde tevil ederler.[d] "Hâlbuki o âyetlerin tefsirini Allah'tan ve ilimde derinlik ve istikamet sahibi olanlardan başkası bilemez."[e] (3/Ali İmran/7) sırrıyla, vukuundan sonra tevilleri[f] anlaşılır ve murad ne olduğu bilinir ki, ilimde Râsih[g] olanlar "Biz buna inandık. Muhkem âyetler de, müteşâbih âyetler de, hepsi Rabbimizin katından indirilmiştir." (3/Ali İmran/7) deyip o gizli hakikatleri izhar ederler[h]. 22

Bediüzzaman Said Nursi’den nakledilen bu sözler, belki de en iyi şekilde Zülkarneyn kıssasında anlam bulmaktadır. Çünkü Zülkarneyn kıssasıyla ilgili Hadis-i Şeriflerde de, ihtiva ettiği manalar nedeniyle derin bir tefekkür, tam anlam bulabilmesi içinde uzun bir sabrı gerektiren birçok olağan üstü hadise anlatılmıştır. Bununla birlikte meşru olmayan kaynaklar yerine, yine bu Hadis-i Şerif’lerin tekrar tekrar gözden geçirilmesi veya değerlendirilmesi, konuyla ilgili bilinmeyen birçok şeyin açıklanması veya anlaşılabilmesi için çok daha faydalı olabilir.

Bu düşünceyle hareketle, bir Hadis-i Şerif’ten, Zülkarneyn Seddi’nin, Resulullah’ın (sav) döneminde bir miktar tahrip olduğu, yani bu setin en az 1400 yıl önce tahrip olmaya başladığı anlaşılmaktadır.

Zeyneb Bintu Cahs (ra) anlatıyor: “Resulullah (sav) bir gün korkulu bir vaziyette odaya girdi. Şöyle diyordu: "La ilahe illallah, yaklaşan bir beladan Arabın vay haline. Bu gün, Ye’cüc ve Me’cüc’ün seddinden şöyle bir gedik açıldı." başparmağı ile şahadet parmağını halka yaparak gösterdi. Ben: "Ey Allah’ın Resulü, yani içimizde salih kimseler olduğu halde toptan helak mi olacağız?" dedim. "Evet, dedi, fenalıklar artarsa öyle olur."” 1,24,11,53

Bu setin yıkılması, kıyametin başlangıcı, dolayısıyla kıyametin en önemli alametlerinin ortaya çıkması demektir. Bu alametlerle ilgili olarak, bir Hadis-i Şerif’te setin yıkılmasıyla Ye’cüc ve Me’cüc’ün ortaya çıkacağı, 11 bir diğerinde ise Ye’cüc ve Me’cüc’den sonra çok geçmeden güneşin battığı yerden doğacağı 11 izah edilmektedir. Yani güneşin battığı yerden doğması ve Ye’cüc ve Me’cüc’ün çıkması bir anlamda setin yıkıldığını gösteren en önemli delillerdir. Fakat ne henüz güneş battığı yerden doğmuştur, ne de Ye’cüc ve Me’cüc’ün kim veya ne olduğu net olarak anlaşılmıştır. Bu nedenle şu anda setin tamamen yıkılıp yıkılmadığını söylemek pek mümkün değildir. Fakat yine bu Hadis-i Şerif’ten, Zülkarneyn Seddi’nin, tıpkı taş veya tuğlaları tek tek dökülerek zamanla harap olan ve sonunda çöken binlerce yıllık bir bina gibi yavaş yavaş tahrip olarak nihayet yıkılacağı söylenilebilir.

“……toptan helak mi olacağız?" dedim. "Evet, dedi, fenalıklar artarsa öyle olur” 1,11,24,53

Anlaşılacağı gibi fenalıkların artmasıyla setin tahrip olması veya hasara uğraması arasında çok hassas bir ilişki vardır. Yani fenalıklar ne kadar artarsa set de o derece tahrip olur ve sonuçta yıkılır.

Şu anda yürüdüğümüz yolun sonu güneşin doğduğu yere değil güneşin battığı yere, yani kıyamete çıkmaktadır. Kıyamet ise iyiliklerin ve güzelliklerin, hak ve adaletin olduğu bir dünyada, bir çağda veya devirde değil, aksine azgınlıkların ve fitnenin çoğaldığı, hak ve adaletsizliklerin, fenalıkların arttığı, inançsızlık ve inkârcılığın had safhada olduğu ve dolayısıyla inkârcıların yeryüzünde yaşadığı veya hâkim olduğu bir dönemde kopacaktır. Fakat o gün gelmeden, Zülkarneyn Seddi yıkılmış olacaktır. Bu nedenle bu set henüz yıkılmamış olsa dahi geçen 1400 yıl içerisinde bir bölümünün tahrip olduğu ve yıkılıncaya kadar da bu tahribatın devam edeceği söylenilebilir.

Konuyla ilgili başka bir Hadis-i Şerifte ise Zülkarneyn Seddi’nin her gün, hem de inşa edildiği günden yıkılacağı güne kadar her gün, gece boyunca yıkılmaya çalışıldığı veya tahrip olduğu, güneşin doğmasıyla birlikte tekrar onarıldığı ve eski gücüne kavuştuğu izah edilmektedir.

Ebu Hüreyre (ra): “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ye’cüc ve Me’cüc (seddi) her gün kazarak nihayet Güneş’in ışığını görmeye yakın, başlarındaki kişi onlara: "Haydi dönün, kazımıza yarın devam ederiz!" der. Allah Teâlâ hazretleri, sabah oluncaya kadar seddi eski güçlü haline iade eder. Bu hal onların müddetleri doluncaya kadar devam edecek. Vakit dolup da Allah onları insanların üzerine göndermek istediği zaman, aynı şekilde yine kazacaklar, Güneş’in ışığını görecekleri gedik açılacağı zaman, başlarındaki "haydi dönün inşaallah yarın kazmaya devam ederiz" diyecek. Onlar da "inşallah!" diyecekler; ertesi gün gelecekler. Bu sefer seddi bıraktıkları gibi bulacaklar. Yine kazacaklar, bu sefer insanların üzerine çıkacaklar …….” 1,2,11,53,54

Peki, harcı demir veya bakır gibi maddelerden olan bir set de, her gün, hem de inşa edildiği günden yıkılacağı güne kadar bu şekilde günlük değişiklikler nasıl meydana gelebilir?

Meydana gelir, çünkü “O (sav) ne söylüyorsa doğrudur.”

Evet, “O (sav) söylüyorsa doğrudur.” Çünkü O Muhammedül-Emin ve O iki Cihan Serveri Fahr-i Kâinat Hz. Muhammed Mustafa (sav).

Böyle bir cevabı da ancak bir kişi verebilirdi, çünkü o, o günde hiç düşünmeden aynı cevabı vermişti. “O diyorsa doğrudur.”[i]

Bu yüzden bu ve bunun gibi soruların cevaplanması, belki birçoklarının gönlünde kasırgalar estirip, volkan veya deprem tesirleri yaparken, bu cevaplar onun yüzünde ancak tatlı bir tebessüme neden olabilirdi.

İşte Ebubekir Sıddık (ra) ile Ebubekir’leri, Ebubekir’lerle Ebu Cehil’leri bir birinden ayıran kalın çizgide bu.

Bu Hadis-i Şerif’in devamında ve farklı bir kaynaktan rivayet edilen başka bir Hadis-i Şerif’te, bu bilgilere ilave olarak setin yıkılmasından sonra Ye’cüc ve Me’cüc’ün çıkacağı ve böylece kargaşa, anarşi veya savaş yıllarının başlayacağı, suyun biteceği ve daha sonra da kıyametin kopacağı izah edilmektedir.

“………. ve (uğradıkları) suyu içip tüketecekler. İnsanlar, onlara karşı kalelerine çekilecekler. Bu sefer onlar da oklarını göğe atacaklar. Okları, üzeri kanlı olarak geri dönecek. Bunun üzerine Ye’cüc ve Me’cüc: "Biz yeryüzündeki insanları kahrettik ve göktekilere de galebe çaldık" diyecekler. Sonra Allah, onların enselerine musallat olacak deve kurtlarını gönderecek, bunlarla onları öldürecek." Resulullah aleyhissalatu vesselam devamla dedi ki: "Nefsim elinde olan Zat-i Zulcelal’e yemin olsun ki, yerdeki hayvanlar onların etlerini yemek suretiyle muhakkak ki iyice semirecek ve memeleri sütle dolacaktır.” 1,2,11,53,54

Abdullah İbnu Mes’ud radiyallahu anh anlatıyor: “Mirac gecesinde, Resulullah aleyhissalatu vesselam Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa ile karsılaştı. Kıyameti aralarında müzakere ettiler. Önce Hz. İbrahim aleyhisselam’dan başlayıp ona Kıyametten sordular. Onun Kıyamet hakkında herhangi bir bilgisi yoktu. Sonra Hz. Musa aleyhisselam’a sordular. Kıyamet hakkında onun da bir bilgisi yoktu. Söz Hz. İsa aleyhisselam’a geldi. O: "Kıyametin kopmasına yakin şeyler (alametler) hakkında bana bilgi verildi. Ama Kıyametin kopma (vaktini) Allah’tan başka hiç kimse bilemez" dedi. Sonra (Kıyametin alametlerinden biri olarak) Deccal’ın çıkmasını anlattı. Şunları söyledi: "Sonra ben inip onu öldüreceğim ve bundan sonra halk memleketlerine dönecek. Bu defa onların karşısına Ye’cuc ve Me’cuc çıkacak ve her tepeden hızla hücum edeceklerdir. Onlar giderken rastladıkları her suyu içip tüketecekler ve uğrayacakları her şeyi bozup alt-üst edecekler. Bunun üzerine halk feryat ederek Allah’tan yardım dileyecek. Ben de Ye’cüc ve Me’cüc’u öldürmesi için Allah’a dua edeceğim. (Duam kabul görecek) ve yer onların (leşlerinin) kokusu ile çok pis kokacak. Ben yine Allah’a dua edeceğim! Allah da bir su gönderecek ve o su, onları taşıyıp denize atacaktır. Daha sonra dağlar ufaltılıp dağıtılacak ve yer, derinin yarılıp genişletildiği gibi yayılıp genişletilecek. İşte söylenen bu hal vukua gelince, insanlara yakınlığı itibariyle Kıyametin, ev halkı ne zaman doğumu ile aniden karsılaşacaklarını bilmedikleri hamile kadın gibi olacağı bana bildirildi.”  11

Zülkarneyn Seddi’nin yıkılmasıyla yeryüzünde çok önemli olaylar meydana gelecektir ki bunlardan ilki ve en önemlisi Ye’cüc ve Me’cüc’ün binlerce, yüz binlerce ve belki de daha fazla süren mahkûmiyetlerinin sona ermesidir. Bu esaretin bitmesiyle onlarda ilk iş olarak “..…her tepeden hızla hücum edecekler.....insanların üzerine çıkacaklar ve (uğradıkları) suyu içip tüketecekler. ……” 1,2,11,53,54

Yeryüzünde su kaynaklarının azalması veya herhangi bir kuraklığın olması, ülkeleri, toplumları, insanları ve canlıları olumsuz yönde etkileyebilecek en önemli faktörlerden birisidir. Fakat setin yıkılmasıyla sadece bir ülke veya bir toplum değil, yeryüzünün tamamının etkilenmesi söz konusudur.

Setin yıkılması ve Ye’cüc ve Me’cüc’ün çıkmasıyla dünyayı bekleyen bir diğer önemli bir hadise ise kargaşa veya savaşlardır. Fakat bu kargaşa veya savaşlardan da etkilenecek olan, sadece bir etnik grup, bir millet veya bir toplum değil, bütün insanlar ve insanlıktır ki bunun basit iki örneği geçen yüzyıl içerisinde yaşanmıştır. Ayrıca Ye’cüc ve Me’cüc’ün sebep olacağı kargaşa veya savaşlar son derece teknolojik savaşlardır. Çünkü Hadis-i Şerifte izah edilen gökyüzü saldırılarına benzer olaylar, ancak günümüzde tanık olduğumuz ve günümüzde gerçekleşen teknolojik fiiliyatlardır.

“……onların karşısına Ye’cuc ve Me’cuc çıkacak ve her tepeden hızla hücum edeceklerdir. Onlar giderken rastladıkları her suyu içip tüketecekler ve uğrayacakları her şeyi bozup alt-üst edecekler………” 11

“……….İnsanlar, onlara karşı kalelerine çekilecekler. Bu sefer onlar da oklarını göğe atacaklar. Okları, üzeri kanlı olarak geri dönecek. Bunun üzerine Ye’cüc ve Me’cüc: "Biz yeryüzündeki insanları kahrettik ve göktekilere de galebe çaldık" diyecekler. Sonra Allah, onların enselerine musallat olacak deve kurtlarını gönderecek, bunlarla onları öldürecek………” 1,2,11,53,54

Ye’cüc ve Me’cüc, her an ve her zaman yakan, yıkan, fitne çıkaran, bozgunculuk yapan, tahrip eden, saldırgan bir mizaca sahip varlıklardır. Zülkarneyn Seddi, bu nedenle, yani Ye’cüc ve Me’cüc’ün yeryüzüne verdikleri tahribatı veya bozgunculuğu engelleyebilmek amacıyla inşa edilmiştir. Bir başka değişle, Ye’cüc ve Me’cüc’ün hali, serbest kaldığı veya bırakıldığı sürece, sürekli çevresine zarar, ziyan veren ve onlara hiç dokunulmasa veya onlara karşı hiçbir engel konulmasa veya kendilerini tecrit eden engelden kurtulsalar neredeyse bütün bir ormanı ve içindekileri çok kısa bir sürede yok edecek vahşi bir yaratığa benzetilebilir. Yani onlar set inşa edilmeden öncede böyleydiler, set yıkıldıktan sonrada aynı şekilde davranmaya devam edeceklerdir. Bu nedenle setin yıkılmasından sonra meydana gelecek olan su bitmesi, kargaşa veya savaşlar gibi hadiseler Ye’cüc ve Me’cüc’den ziyade onları hapseden veya tecrit eden setin yıkılmasıyla alakalı olabilir. 

Daha sonra seller ve akabinde yeryüzünün genişlemesi ve nihayet kıyamet.

“……..Ben yine Allah’a dua edeceğim! Allah da bir su gönderecek ve o su, onları taşıyıp denize atacaktır. Daha sonra dağlar ufaltılıp dağıtılacak ve yer, derinin yarılıp genişletildiği gibi yayılıp genişletilecek. İşte söylenen bu hal vukua gelince, insanlara yakınlığı itibariyle Kıyametin, ev halkı ne zaman doğumu ile aniden karsılaşacaklarını bilmedikleri hamile kadın gibi olacağı bana bildirildi.” 11

Ve o gün geldi ve o muhteşem set yıkıldı, Ye’cüc ve Me’cüc de ortaya çıktı, su bitti, o büyük kargaşa, kaos veya savaşlar başladı, kısa bir süre sonra da güneş menzilinin son noktasındayken battığı yerden doğmaya başladı. Evet, akılların felç olduğu, mahlûkatın aciz olduğu, yapılmış ve yapılacak bütün icatların, fizik kurallarının ve hatta bütün ilimlerin hiç olduğu bir anki, güneş mutlaka battığı yerden doğacak, hem de güneş setin yıkılmasından kısa bir süre sonra battığı yerden doğacak. Hem güneş duracak ve hem de battığı yerden doğacak.

“Ye’cüc ve Me’cüc’den sonra çok geçmeden Güneş battığı yerden doğar. İnsanlara bir münadi şöyle seslenir: "Ey iman edenler! Sizlerin yaptığı (hayır ve tövbe) kabul edildi. Ey kâfirler sizlere de tövbe kapısı kapandı, kalemler kurudu, defterler kaldırıldı.” 11

Resulullah (sav) buyurdular ki: “Çıkış itibariyle, kıyamet alametlerinin ilki Güneş’in battığı yerden doğması, kuşluk vakti insanlara dabbetu’l-arzın çıkmasıdır. Bunlardan hangisi önce çıkarsa, diğeri de onun hemen peşindedir.” 11

Hz. Ebu Zerr (ra) anlatıyor:Ben Resulullah (sav) ile birlikte, mescit de idim, o sırada Güneş batıyordu. Bana: "Ey Ebu Zerr, biliyor musun Güneş nereye gidiyor?" diye sordu.  "Allah ve Resulü, daha iyi bilir" dedim. "Arşın altında secde etmeye gidiyor. (Secde için önce) izin ister. Kendisine izin verilir. Secde ettiği halde kendisinden bunun kabul edilmeyeceği zaman yakındır. O zaman izin ister fakat verilmez, kendisine: Geldiğin yere dön ve battığın yerden doğ, denir, işte bunu şu ayet ifade etmektedir: "Güneş de (ilahi bir ayettir ki) müstakarrına (duracağı zamana) kadar cereyan etmektedir..." (36/Yasin/38). Resulullah (sav) ilave etti: "Bu (durma hadisesi) ne zamandır, bilir misin? Bu, kişiye imanının fayda vermeyeceği, artık inançsız hale geldiği zamandır.” 11

O zaman, inkârcılar hazırlıklı olsunlar ki  “Ye’cüc ve Me’cüc’den sonra çok geçmeden Güneş battığı yerden doğar……….” 11 evet o gün geldiğinde güneş mutlaka battığı yerden doğacak. ”..…Bizim ayetlerimizi ancak zalimler inkâr eder.” (29/Ankebut/49)

Artık kıyamet kopmuştur, Allah (cc) hepimizi kalplerin mühürleneceği, imanların kabul edilmeyeceği o günden muhafaza etsin.

 “Güneş batıdan doğduğu vakit, kalpler içinde önceden taşıdıkları üzere mühürlenir, hafaza melekleri artık çekilir. Meleklere hiçbir amel yazmamaları emredilir.” 11

Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Güneş, battığı yerden doğmadıkça Kıyamet kopmaz. Batı’dan doğunca, insanlar görür ve hepsi de iman eder. Ancak, daha önce inanmamış veya imanın sevkiyle hayır kazanamamış olan hiç kimseye bu iman fayda sağlamaz.” 11

Güneş battığı yerden doğduğu zaman artık vakit tamamlanmıştır. Ve o an inançlıyla inançsız arasında pek bir fark kalmaz ve bir anda bütün insanlık fenafillâh[j] derecesine ulaşır. Bir saniye öncesine kadar asi kıyamda olan milyarlarca baş, gazabı gören Firavun gibi ……….”İnandım, gerçekten de…” (10/Yunus/90) Allah’tan (cc) ”………başka ilâh yoktur. Ben de ona teslim olanlardanım,…” (10/Yunus/90) diyerek secdeye kapanır. Fakat artık ne çare, süre bitmiş, hesap defterleri dürülmüş ve tövbe kapısı kapanmıştır…“Azabımızı gördükleri zaman, “Yalnız Allah’a inandık; O’na ortak koşmakta olduğumuz şeyleri inkâr ettik” dediler. Fakat azabımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine fayda vermedi. Bu, Allah’ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanunudur. İşte orada inkârcılar hüsrana uğradılar.” (40/Mu’min/84,85)

 

Zülkarneyn Kıssasıyla ilgili Hadis-i Şeriflerin değerlendirilmesi sonucunda;

-Zülkarneyn Seddi’nin, en az 1400 yıl önce tahrip olmaya başladığı,

-Setin zamanla tahrip olarak nihayet tamamen yıkılacağı,

-Setin gece boyunca tahrip olduğu veya tesirini yitirdiği, güneşin doğmasıyla birlikte tekrar onarıldığı ve eski gücüne kavuştuğu, yani Zülkarneyn Seddi’nde sürekli düzenli günlük değişikliklerin meydana geldiği,

-Dolayısıyla güneşin, bu günlük değişiklikler yanında, setin devamlılığı, gücü, mukavemeti veya etkisi üzerine önemli bir tesirinin olabileceği,

-Set de meydana gelen bu günlük değişikliklerin, set yıkılıncaya kadar da devam edeceği,

-Setin yıkılmasından sonra çok büyük kargaşa, kaos veya savaşların başlayacağı, suyun biteceği, dolayısıyla dünyayı önemli derecede etkileyecek bir kuraklığın olacağı söylenilebilir.

 

Zülkarneyn Seddi’nin Genel Özellikleri

Zülkarneyn Seddi’nin özelliklerinin belirlenmesi veya tanımlanması amacıyla yapılan bu değerlendirmelerde, Ayet-i Kerime’lerden daha ziyade setin ana yapısal özellikleri, Hadis-i Şerif’lerden ise yapısında meydana gelen bazı değişiklikler ve bu süreçte yaşanacak hadiselerle ilgili bilgiler elde edilmiştir. Elde edilen bu veriler ise, Zülkarneyn Seddi’nin bilinen bütün mimari eserlerden çok farklı ve muazzam bir yapıya sahip olduğunu, setin yapısında zamana bağlı olarak önemli değişikliklerin meydana geldiğini ve setle yeryüzü ve üzerinde sürdürülen yaşam düzeni arasında önemli bir ilişki olabileceğini göstermektedir.

Bu veriler doğrultusunda Zülkarneyn Seddi;

I-Yapısal özellikleri,

II-Zamana bağlı olarak yapısında meydana gelen değişiklikler ve

III-Yeryüzü ve üzerinde ki yaşam düzenine etkisi veya ilişkisi olmak üzere üç ana başlık altında değerlendirilebilir.

 

I-Zülkarneyn Setinin yapısal özellikleri

-Zülkarneyn Seddi dünyada inşa edilmiştir.

-Set, en küçüğü iki dağ arası kadar bir alanda, çok hassas bir mimariyle ve temeli veya çekirdeği demir, sıvası ise bakır, demir, tunç, pirinç, kurşun veya katran gibi bir madde kullanılarak inşa edilmiştir.

-Set, çok dayanıklı veya mukavemetli bir yapıya sahiptir. Bu nedenle inşa edildiği günden kıyamete kadar yıkılmadan ayakta kalacaktır ve daha da önemlisi,

-Bu set hala inşa edildiği ilk gün ki gibi muhafaza ediliyor olabilir.

 

II-Setin yapısında zamana bağlı olarak meydana gelen değişiklikler

-Zülkarneyn Seddi, inşa edildiği günden kıyamete kadar, yani çok uzun bir süre fonksiyonunu sürdürmeye devam edecektir.

-Set, gece boyunca tahrip olan veya etkisi azalan, güneşin doğmasıyla birlikte tekrar onarılabilen bir yapıya sahiptir. Yani sette düzenli günlük değişiklikler meydana gelmektedir ve bu değişiklikler de set yıkılıncaya kadar sürekli meydana gelecektir.

-Bu nedenle güneşin, bu değişiklikler yanında, setin devamlılığı veya gücü üzerine önemli bir etkisinin olabileceği ve

-Setin, en az 1400 yıl önce tahrip olmaya başladığı, henüz yıkılmamışsa bu tahribatın halen daha devam ettiği söylenilebilir.

 

III-Setin yeryüzü ve üzerinde ki yaşam düzenine etkisi veya ilişkisi

-Zülkarneyn Seddi’nin, iyileri kötülerden, mağdurları zalimlerden ayıran ve koruyan bir özelliği vardır.

-Ayrıca setin yıkılmasından sonra, kargaşa, savaş, kuraklık gibi dünya düzenini alt üst edecek olaylar zinciri başlayacak ve daha sonra da kıyamet kopacaktır. Bu nedenle Zülkarneyn Seddi ile dünya düzeni, sosyal olaylar, bu olayların gelişmesi ve biçimlenmesi veya düzenlenmesi arasında önemli bir ilişki olabileceği söylenilebilir.

 



[a] Gelecekte olacak olaylar

[b] Kuran-ı Kerim’in açıkça anlaşılamayan kısımları

[c] Kuran-ı Kerim’in açıkça anlaşılabilen bölümleri

[d] Farklı mana verme

[e] Bu meal, müteahhirîn âlimlerine göredir 22

[f] Gerçek manaları

[g] İlimde derinleşmiş, bilgileri sağlam

[h] Açığa çıkarır veya ortaya koyarlar

[i] Resulullah’ın (sav) Mirac’a seyrü-sefer eylediğine inanmayan müşrikler, ona koşarak; 

-Ya Ebubekir!  Senin arkadaşın bir gecede Mekke’den Mescidi Aksa’ya, oradan da göklere çıktığını ve tekrar buraya döndüğünü söylüyor. Dediklerinde o iç düşünmeden;

- O diyorsa doğrudur, demiştir.

 [j] Fenafillâh: Allah'ın varlığı içinde yok olma.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pozitif Bilimler Yönünden Zülkarneyn Seddi

  Pozitif Bilimler Yönünden   ZÜLKARNEYN SEDDİ MEHMET ALİ NUR Rahman ve Rahim olan Allah’ın (cc) adıyla Yoktan var eden, evreni yaratıp ge...